TC Tunus Büyükelçisi Ömer Faruk Doğan: “Said Nursi’deki tecdid düşüncesi; iman, hoşgörü ve hamiyet üzerine bina edilmişti”
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Tunus Zeytune Üniversitesi ortaklığında düzenlenen "Risale-i Nur'a Göre İnsan ve İnsanlık" konulu sempozyum, 3-4 Nisan tarihlerinde gerçekleşti.
3 Nisan’da Tunus Zeytune Üniversitesi’nde gerçekleşen sempozyumun açılışında konuşan Türkiye Cumhuriyeti Tunus Büyükelçisi Ömer Faruk Doğan, konuşmasında Bediüzzaman’ın hayatından ve düşünce sisteminden bahsetti.
Konuşmasına programı düzenleyen yetkililere karşı teşekkürlerini ifade ederek başlayan Ömer Faruk Doğan, gelen katılımcılara ise “Sizin buradaki varlığınız; Türkiye ile Tunus arasındaki bilimsel işbirliği geleneğinin mükemmelliğine tanıklık ediyor” ifadelerinde bulundu.
“Genç yaşına rağmen, Said klasik medrese eğitiminin sınırlarını aşan engin bir bilgiye sahipti.”
“Türkiye’nin yakın tarihinin hiç şüphesiz en mümtaz şahsiyetlerinden biri olan Said Nursi hakkında birkaç kelam etmek isterim” sözleriyle konuşmasını sürdüren Ömer Faruk Doğan, “Bediüzzaman Said Nursi, Türkiye’nin doğusundaki Bitlis ilinde, Hizan yakınlarındaki Nurs köyünde 1878 yılında doğmuştur ve 1960 yılında vefat etmiştir. Çok mütedeyyin bir ailede dünyaya gelmiş olan genç Said dokuz yaşında dini eğitimini almaya başlamıştır” dedi.
Ömer Faruk Doğan, Said Nursi hakkında “Bilahare düzeltilmesi için tam tekmil önerilerde bulunacağı medreselerin eğitim sistemini sorgulamaya başladığında, çok gençti” dedi ve şöyle devam etti: “Genç yaşına rağmen, Said klasik medrese eğitiminin sınırlarını aşan engin bir bilgiye sahipti.”
Bediüzzaman’ın önerilerinin özünün “geleneksel dini ilimler ve modern bilimlerin beraberce öğretilmesi” olduğunu söyleyen Ömer Faruk Doğan, Bediüzzaman’ın ‘Türkiye’nin modernleşmesinin, ülkenin İslami gelenekleri ile uyumlu olmasını’ istediğini belirtti.
Said Nursi’nin dünyada büyük değişimlerin meydana geldiği bir devirde yaşadığını ifade eden Ömer Faruk Doğan, Said Nursi’nin Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne, iki dünya savaşına, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna ve Türkiye'de çok partili düzene tanık olduğunu belirtti ve devam etti:
“Dönem, dünyanın her yerinde materyalizmin ortaya çıktığı bir dönemdi. İnsanlık kendi geleceğini tahrip etmekteydi. Müslüman toplumlar da aynı zamanda bu değişimlerden etkilendiler.
Said Nursi devrin düşünce akımlarına tam vakıf olmuştu. Eserlerini elle Arapça ve Osmanlıca yazdı. Nur Mektupları, “Risale-i Nur”, 87 yıllık hayatı boyunca yazdığı tüm eserlerinin genel adıdır.”
Ömer Faruk Doğan konuşmasına devam ederken, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin 2015 yılında bütün Risale-i Nur eserlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı gözetiminde devletçe basımına karar verdiğini hatırlattı ve Risale-i Nur Eserleri’nin telif haklarının ve basımının devletçe koruma altına alındığını da bildirdi.
Batı dünyasının, teknik ve politik üstünlüğü ile Türkiye'nin parçası olduğu Müslüman dünyasını altüst ettiğini belirten Ömer Faruk Doğan, bu denge kaybının ‘Batı’yı yakalamak için taklit ederek, inancını yitirmiş Müslümanların yılgınlığına sebep olduğunu’ söyledi ve buna karşı Said Nursi’nin çözüm önerisini şu sözlerle dile getirdi:
“Bu kaybı önlemek için, Said Nursi bilim ve gelişmeyi İslam ile bağdaştırmayı önerir. Aynı şekilde onun bakışına göre, devrindeki dindarların yaptığının aksine, Batı’daki değerleri bir bütün olarak reddetmek yanlıştır. Said Nursi, hem bir aksiyon adamı hem de bir düşünce adamıydı. Modern insana, inancını ve dini prensiplerini korurken, çağına uygun yaşamasını sağlayacak enstrümanları sunma gayreti içinde oldu. Said Nursi, hayatı boyunca görüşleriyle sadece Türkiye’yi değil tüm İslam memleketlerini aydınlatmıştır.”
“Said Nursi’deki tecdid düşüncesi; iman, hoşgörü ve hamiyet üzerine bina edilmişti. Ona göre, bu üç ilke ayrılmaz. Zenginleştirici/insani, ayrımsız, dünyaya açık, dışlayıcılıktan ve fanatiklikten uzak bir tecdid önerdi” diyerek sözlerine devam eden Ömer Faruk Doğan, Said Nursi’nin düşüncesinin önemini şu sözlerle vurguladı:
"Bediüzzaman ile FETÖ’nün hiçbir alakası yoktur"
Son olarak konuşmasında “FETÖ ile Said Nursi arasındaki farkın çok açık olduğuna” değinen Ömer Faruk Doğan, “FETÖ, ümmetin birliğini bozmak için, İslamiyet’in birçok kavramını kullandığı gibi; bilimsel açıdan ve hizmet tarzı bakımından Bediüzzaman ile FETÖ’nün hiçbir alakası yoktur” dedi.
Ömer Faruk Doğan, konuşmasını “Türkiye Büyükelçiliği’nin bu bilimsel işbirliğinin yaşatılması ve bilgilenmemizin ilerlemesi için her zaman yanınızda olacağını belirterek tamamlamak istiyorum” sözleriyle sonlandırdı.
TC Tunus Büyükelçisi Ömer Faruk Doğan'ın "Risale-i Nur'a Göre İnsan ve İnsanlık" konulu sempozyumundaki açılış konuşmasının videosunu izleyebilirsiniz:
Youtube