Said Yüce'nin Ukrayna Uluslararası Bilimsel ve Pratik 'Sosyal bilimler, çok kültürlülük' Konferansı Konuşması
Uluslararası Bilimsel ve Pratik ‘Sosyal bilimler, çok kültürlülük (polikültürlülük): Dünya tecrübesi ve Ukrayna geleceği” Konferansı
17 Mayıs 2019, Ukrayna, Kiev, Pereyaslav – Khmelnitski Üniversitesi
İcra Kurulu Başkanı Said Yüce
"Sayın Rektörüm, Değerli öğretim üyesi arkadaşlar,
Saygı değer meslektaşlarım, Sevgili öğrenciler, Kıymetli Misafirler,
Bugün burada Uluslararası Sosyal bilimler, çok kültürlülük: Dünya tecrübesi ve Ukrayna geleceği” Konferansı gerçekleşiyor.
Bu güzel vesileyle, bir araya gelmenin mutluluğu içerisinde hepinize hoş geldiniz diyorum. İstanbul’dan sizlere selamlar getirdim.
Kıymetli Misafirler,
Günümüzde dünyanın küçük bir köy haline gelmesi ile birlikte insanlığın barış içinde mutlu yaşaması âciliyet derecesinde önem kazanmıştır.
İletişim ve bilim teknolojilerinin gelişim trendine paralel olarak, yaşadığımız bilgi çağının gereği evrensel birliktelik yaklaşımları, medeniyetler buluşması için artık bir mecburiyettir.
Çağımızın İslam düşünürü, Bediüzzaman Said Nursî’ye göre günümüzde dünya birliği konsepti, medeniyet tanımlama ve algılamasında aşağıda belirtilen beş olumsuz karakterden arındığı müddetçe gerçekleşme ve yaşama imkânına sahip olacaktır.
Yaşanabilir bir Dünya birliğinin gerektirdiği medeniyetler anlayışını şöyle özetlemiştir.
1 – Kuvvetlinin haklı değil, haklının kuvvetli olduğu, bunun gereğide tam adalet ve tevazudur.
2- Çıkar ve menfaat yerine erdem ve fazilet. Bunun gereği de menfaat gereği değil gerçek sevgi,
3- mücadele ve çatışma yerine insanlar ve toplumlar arasında yardımlaşma,
4- Irkçılık yerine vatan ve inanç birliği,
5-insan fıtratına uymayan sapkın hazlar ve zevkler yani hedonizm yerine, ruh ve maneviyatı yücelten davranılkara sahip olmak
Buradan anlaşılıyor ki, medeniyetler buluşmasına vesile olacak evrensel ölçekteki yaklaşım, hak, adalet, muhabbet, yardımlaşma ve Hüda olarak belirtilen imanlı fazilettir.
Bediüzzaman; “Bizim düşmanımız cehalet, fakirlik, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı san’at, eğitim, birliktelik ile mücadele edeceğiz” sözü ile cehaletin engelleyici yönü ile ittifakın kaynaştırıcı yönünü nazarlara vermektedir.
En büyük bir cehalet ise insanın: Necisin? Nereden geliyorsun? Ve Nereye gidiyorsun? sorularını düşünmemesidir.
Çok dinli, çok dilli ve çok kültürlü toplulukların bir arada hangi ilkeler ve prensipler etrafında bütünleşeceği modern dünyanın en kritik problemlerindendir.
Küreselleşmenin araçlarıyla modernliğin her alana yayılıp dünyanın küçük bir köy haline geldiği bir zaman diliminde farklı kültürler birbirleriyle yaşama durumunda kalmıştır.
Günümüzde bölgesel savaşlar sonucunda ortaya çıkan göçler ise ülkelerin, toplumların farklı kültürlerle yüzleşmesini netice vermiştir. İç çatışmalar, sömürülen, fakirleştirilen bölgeler ve insanları çaresizliğe mahkum edilmekte, doğup büyüdükleri toprakları terk etmek zorunda bırakılmaktadırlar. Ve insanlığın önünde dev mülteci sorunları ortaya çıkmıştır.
Bugün insanlığın en büyük meselesi farklılıkları nasıl bir arada tutup barış, saadet ve bütünleşmeyi sağlayacağıdır.
Çağımız, insanları din, dil ve etnik yapılarından dolayı dışlamayıp farklılıkları zenginlik olarak gören bir “birlikte yaşama kültürü”ne her asırdan çok daha fazla ihtiyaç duymaktadır.
Birlikte yaşama kültürü İslam’da Hiç kimsenin kimseye herhangi bir üstünlüğü yoktur, İslâm Peygamberi Muhammad (sas) bu gerçeği, insanlık tarihine altın harflerle yazılan Veda Hutbesi’nde
“Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak Allah katında doğru insan olmakladır şeklinde ifade edilmiştir” sözleriyle dile getirmiştir.
Bu kültürün kendini tarihin altın sayfalarına yazdırdığı zaman dilimi ise Asr-ı Saadet’tir.
Bu dönem Müslim, gayrimüslim bütün insanların bir arada belli prensipler etrafında hoşgörü ile yaşayıp bütünleştiği bir toplum hayatıdır.
Asr-ı Saadet kadın-erkek, efendi-köle, yerli-göçmen, zengin-fakir tüm toplumsal tabakaların mutluluk, huzur, adalet ve refahı idealinin tüm mükemmelliğiyle sosyal hayatta cisimleşmiş halidir.
İnsanlık geçmişte eşitsizlik, huzursuzluk, hukuksuzluk olarak tanımlanan cehalet dönemleri yaşamış ne yazık ki günümüzde de yer yer devam etmektedir.
Cahiliye toplumu; sınıf, soy, cinsiyet ve etnik üstünlük iddialarından beslenen eşitsiz bir toplumdu.
Birlikte yaşama kültürü farklılıkları çatışma ve kavga sebebi olarak görmekten kaçınıp aksine bir zenginlik olarak değerlendirmekle mümkündür.
Farklı ırk ve kültürler Allah’ın ayeti olarak görülerek yardımlaşma ve bütünleşmenin vesilesi sayılmalıdır.
Kur’an Kerim’da etnik farklılıkların hikmetinin “tearüf” yani tanışma vesilesi olduğunu şöyle dile getirmiştir:
“Ey insanlar! Şüphe yok ki biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız O’na karşı gelmekten en çok takvalınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır. (Hucurat, 49/13)”
Bediüzzaman Said Nursi Mektubat (26.mektup 3.mebhas) isimli eserinde bu ayete şöyle bir meal vermiştir.
“Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yaratmışım, ta birbirinizi tanımalısınız ve birbirinizdeki hayat-ı içtimaiyeye ait münasebetlerinizi bilesiniz, birbirinize muavenet edesiniz. Yoksa sizi kabile kabile yaptım ki yekdiğerinize karşı inkarla yabani bakasınız, husumet ve adavet edesiniz değildir.”
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı olarak 2019 senesinin ana temalarından birini “Birlikte Yaşama Kültürü” olarak belirledik.
Bu çerçevede olabildiğince çok sayıda çalışmalar makaleler, müzakereler, seminerler ve konferanslar vs. yaparak kamuoyunda farkındalık oluşturmayı hedeflemekteyiz.
“Birlikte yaşama kültürü” bu anlamda “birlikte var olma” (coexistence) kavramından daha fazlasını ifade etmektedir.
Birlikte var olma anlayışı; farklı etnik, din, kültür veya değer ve düşüncelere sahip toplumsal kesimlerin, aynı toplum içinde birbirlerinin varlığını kabullenmesini ifade eder.
Birlikte yaşama kültürü ise farklılıkları kabullenmenin ötesinde onu benimsemeyi, farklı olanla toplumsal yaşam içinde barışçıl bir iş birliği ve etkileşime girmeyi de içermektedir
“Birlikte Yaşama Kültürü” çerçevesinde belirlediğimiz alt başlıklar şunlardır:
• Birlikte Yaşama Kültürü ve İslami prensipler, Osmanlı Tecrübesi ve Modern Türkiye
• Çok Kültürlülük, Küreselleşme,
• Uhuvvet ve Muhabbet Ahlakı,
• Müspet ve menfi Milliyetçilik,
• Aşırıcı Hareketler, Modern İdeolojiler,
• Ortak İnsani değerler nelerdir?
• İnsan kimdir? İnsana bakış açısı: Din ve Felsefe.
• Müsbet hareket
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı olarak 2019 senesinde ana tema “Birlikte Yaşama Kültürü” perspektifinden hareketle Pereyaslav – Khmelnitski Üniversitesi ile beraber bir seminer veya konferans yapmanın faydalı olacağını düşünüyoruz.
İlginiz için teşekkür ederim. Tüm katılımcıları sevgi ve saygı ile selamlıyorum."
SPASİBA ZA VNİMANİYE!
DYAKUYU ZA UVAGU!

Ukrayna'da gerçekleşen Uluslararası Bilimsel ve Pratik 'Sosyal bilimler ve çok kültürlülük' Konferansı haberinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz :