Lisansüstü Risale-i Nur Çalışmaları Konferansı kapanış programında Risale-i Nur Bayramı Coşkusu
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından her yıl düzenlenen Uluslararası Lisansüstü Risale-i Nur Çalışmaları Konferansı'nın kapanış programı geçtiğimiz cumartesi günü yoğun bir katılımla gerçekleşti.
Konferansa katılan akademisyen ve katılımcıların yanı sıra, dışardan dinleyici olarak da katılan misafirlere ev sahipliği yapan İİKV’de, adeta Risale-i Nur Bayramı coşkusu yaşandı.
Programın yapıldığı salonun dolup taşmasına rağmen büyük bir uhuvvet ve sükunet halinde gerçekleşen kapanışın ilk konuşmacısı Mehmed Fırıncı Ağabey oldu.
Konuşmasında misafirlere teşekkürlerini ileten ve memnuniyetini ifade eden Fırıncı Ağabey'in ardından Said Yüce söz aldı.
İİKV İcra Kurulu Başkanı Said Yüce ise konuşmasına başlarken "Asrımızın maddi ve manevi hastalıklarına Kur’an eczahanesinden çareler üreten Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin görüşleri istikametinde yapılan akademik çalışmalara Allah’ın inayetiyle bir yenisini ekledik" ifadelerini kullandı.
Bu gaye ile birçok program gerçekleştirdiklerini ifade eden Said Yüce Risale-i Nur için "eski asırlarda telif edilmiş olan bir kısım kelam kitaplarına nazaran yara yapmadan tedavi eder" tespitinde bulundu. Said Yüce, Risale-i Nur'un hastalıklı fikirleri, şüpheleri ve yanlışları dile getirmeden kurtuluşu ve çareyi gösterdiğini belirtti ve Risale-i Nur’un mesleğini şu sözlerle tanımladı:
"Risale-i Nur'un mesleği odur ki; zihinlerde bir iz bırakmamak için, sair ulemaya muhalif olarak, muarızların şübhelerini zikretmeden öyle bir cevab verir ki, daha vehim ve vesveseye yer kalmaz."
Sözlerine son verirken "her insanın başına ebedi hayatı kazanmak ya da kaybetmek davasının açıldığını" dile getiren Said Yüce, bu büyük davayı kazandıracak olan hakikatleri akademik alanlarda ele alıp insanlığın istifadesine sunan ilim ehlini de tebrik etti.
Kapanış konuşmasında söz alan Risale-i Nur’un Arapça Mütercimi İhsan Kasım Salihi ise şuana kadar Risale-i Nurlarla ilgili doktora, yüksek lisans ve master yapan tüm öğrencilerin kayıt altına alındığını ve bu öğrencilerle irtibatın devam ettirilmek istendiğini söyleyerek, bunun yeni başlayan öğrenciler için çok faydalı olacağını vurguladı.

Ürdün'den konferansa Arapça bölümü için akademisyen olarak katılan Dr. Memun Jarrar ise yıllardır bu programları yakından takip ettiğini söyledi ve gün geçtikçe verimliliğinin artarak devam ettiğini dile getirdi. Ayrıca Memun Jarrar, Risale-i Nur ile ilgili araştırma yapanların en büyük hedefinin de araştırmanın ötesinde 'Risale-i Nur' a talebe olmak' olması gerektiğini vurguladı.
Programa Cezayir’den katılan Prof .Dr Ammar Cidal ise konuşmasında "Risale-i Nur'un istifade etmek isteyen herkese kapısının açık olduğunu" belirtti ve şöyle devam etti:
"Risale-i Nur, insana yeni bir değer ve zenginlik katar. Çünkü Risale-i Nur edebiyat ve hakikat içerir. Aklını daha nurlu yapar, kalbini coşturur, ruhuna dokunur."
Ayrıca "Risale-i Nur'a sadece Türkiye'dekilerin değil, bütün dünyadaki insanların ihtiyaçları olduğunu" ifade eden Ammar Cidal, konuşmasının devamında şu tespitte bulundu:
"Risale-i Nur kimseyi ötekileştirmeden, kimseyi küçük görmeden, herkesi kendi bulunduğu yerden istifade edip ve kendi mesleğinden devam etmeye de teşvik eder."
Yine Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nden programa katılan Prof. Dr. Mehmet Halil Çiçek, özellikle "İslam dünyasının, ölüm ve kalım noktasında hayat mücadelesini verdiği, ahlaki noktada sıfırın altına düştüğü günümüzde; gerçekten tahkiki imana çok ihtiyacımız olduğundan" bahsetti.
Faslı Prof. Dr. Abdülkerim Akyevî ise konuşmasında programa farklı memleketlerden gelip tek bir nokta üzerinde buluştuklarını söyledi.
"Buraya farklı ülkelerden gelen herkes kendi penceresinde Risale-i Nur'a baktı. Ordaki güzel ilmi meseleleri, faydalı şeyleri kendine aldı" değerlendirmesinde bulunan Abdulkadir Akyevî, Bediüzzaman'ın Risale-i Nur'u telif etmesindeki en büyük hedefinin "Kur’an ve Sünnet rehberliğinde hidayete vesile olmak" olduğunu belirtti.
Yemenli Necip Soudi konuşmasına "Yemenden, Veysel Karani'nin ve Ebu el-Ensari'nin memleketinden ve her anne, baba, çocuktan size en güzel selamı iletiyorum" sözleriyle başladı.
Ve şöyle devam etti :
"Yemendeki ve diğer arap ülkelerindeki kardeşlerimiz, gelen musibetlerden Allah'a şekva ediyorlar. Her geçen gün öksüz kalan çocuklar, dul anneler, her gün kanlar görüyoruz. Bunlar bizi içimizden üzüyor. Bütün bu sorunların ve sıkıntıların çözümü; Risale-i Nur kitaplarının iki kapağı arasında bulunmaktadır."
Konferans için Malezya'dan gelen ve programın İngilizce kısmında bulunan Prof. Dr. Elmira ise programı değerlendirirken "Birçok yabancı ülkeden gelen yabancı katılımcıların Risale-i Nur'un çok farklı konularına değindiler ve Risale-i Nur'a bina ettikleri kendi araştırmalarını detaylıca açıkladılar" dedi ve " En ilgi çekici kısım; çalışmaların tamamının "Risale-i Nur ile temellendirilmiş olması" tespitinde bulundu.
Iğdır Üniversitesi'nden Dr. Adem Eryiğit, konuşmasında İlâhiyatta ders veren hocalar olarak büyük bir sorunla karşı karşıya olduklarını dile getirdi. Ve bu durumu şöyle açıkladı:
"Şuan yapılan istatistikler gösteriyor ki ilahiyat fakültesi öğrencilerinin yüzde elli ya da yüzde altmışı namaz kılıyor. Yani kendi fakültemizde kendi gördüğümüz bir manzara bu. İslami ilimlerle iştigal etmek insanların acaba neyini arttırıyor, dünyalarında nasıl bir etki bırakıyor? Biz bu konuyu tartışmaya başladık."
Risale-i Nur'un okunduğu yerlerde böyle olmadığını söyleyen Dr. Adem Eryiğit "Herhangi bir mühendis, tıpta okuyan bir öğrenci Risale-i Nur okuduktan sonra kendisine kimse 'namaz kıl' demese dahi namazını kılıyor, takvalı bir hayat yaşamaya başlıyor" dedi ve devam etti: "Bu anlamda dini ilimlerin maksatları aslında insanın manevi dünyasını zenginleştirmek, insanların tekamülünü sağlamaktır."
Endonezya'dan katılımcı olarak İİKV'ye misafir olan Şükran Makmun ise Fırıncı Ağabey'den öğrendiği bir dersi şu sözlerle anlattı:
"Ben bu çalışmayı bitirmiş olduğum zaman sadece bir akademik çalışma bitirmiş olmayacağım. Aynı zamanda kendim ve Endonezya cemiyeti için de faydalı bir çalışmaya imza atmış olacağım. Risale-i Nur'dan bilgi, iman ve daha pek çok konu hakkında istifade etmekteyiz."
Tezinde Kur'an-ı Kerim'deki numerik matematik tevafuklarını konu alan ve Malezya'dan katılan Nur Dalila ise" Kur’an-ı Kerim'in mucizelerle dolu olduğuna" dikkat çekti ve "Neden bu mucizeleri göstermeyelim?" dedi. Çıkış noktasının bu olduğunu söyleyen Nur Dalila Risale-i Nur'dan çok fazla ilham ve motivasyon aldıklarını belirtti ve şunları söyledi "Kur'an-ı Kerim'in mukaddes bir kitap olduğunu, insanlar tarafından asla taklid edilemeyeceğini ve benzerinin yazılamayacağına inanıyoruz. Bu inancımızı ispatlamak için kendi branşımdan yola çıkarak bir çalışma yapmak istedim. Çalışmamı bitirmemiş olmama rağmen Kur'an'ın mucizeleri hiçbir zaman bitmeyecektir. Benim çalışmam inşallah başka çalışmalara vesile olur, çünkü yapılacak çok şey var."
Türkiye’ye ilk defa Pakistan'dan geldiğini ifade eden Muhammed Enes Janjua ise Risale-i Nuru daha iyi bilmek için 'suyu kaynağından almaya' geldiklerini belirtti. Çok sayıda değerli hocalardan aldıkları tavsiyelerin de onlar için çok faideli olduğunu söyleyen Muhammed Enes, ayrıca Fırıncı Ağabeyle sohbet ettiklerini ve Onun ihlasından, tevazusundan ve Üstad'a olan muhabbetinden çok etkilendiklerini söyledi.
Burkina Faso’dan gelen Abdurrahim Ilboudo ise dinleyicilere şöyle seslendi:
"Ben Afrikalı ve Burkina Faso’lu olarak şunu söylemek istiyorum: Afrika'nın Risale-i Nur'a çok ihtiyacı var. Burkina Faso’nun da bu hakikatlere çok ihtiyacı var. Maalesef Burkia Faso’da hristiyanlar da var, putperestler de var. İnşallah hep birlikte bu insanları kurtaralım ve bu nurları onlara ulaştıralım."
Dünya tarihinde kurulan ilk üniversite olan Zeytune Üniversitesi'nde okuyan Muhammed Hadi ise Türkiye'ye ve Türkçeye olan sevgi ve ilgisinin Risale-i Nur okumaktan ve Üstad'a olan muhabbetinden olduğunu vurguladı ve Üstad'ın Barla dağlarında söylediği bir sözü ise şu sözlerle hatırlattı:
"Bu nurlar parlayacak, bütün dünyayı aydınlatacak." Muhammed Hadi bu sözün üzerine "Elhamdülillah bu sözü şimdi yaşıyoruz. Farklı ülkelerden Risale-i Nurla ilgili araştırma yapan arkadaşlarımızı görüyoruz" dedi. Ayrıca Zeytune Üniversitesi'nde bir klüp kurduğunu ve her hafta öğrenci arkadaşlarla bir araya gelip Risale-i Nur okuduklarını anlatan Muhammed Hadi, Risale-i Nur ile ilgili yazdığı yüksek lisans tezinin ise şuan baskıya hazırlandığını söyledi.
Bangladeş'ten gelen Ahsenül Haque ise konuşmasında Bediüzzaman Said Nursi'nin sadece Türk milletinin önemli bir şahsiyeti değil, aynı zamanda tüm İslam ümmetinin de önemli bir şahsiyeti olduğuna dikkat çekti. Bediüzzaman Said Nursi ile iftihar ettiğini ifade eden Ahsenül Haque sebebini ise şu sözlerle açıkladı: "Bangladeş halkının Türklerle hem tarihi, hem manevi bağları vardır. Bundan yedi yüz yıl önce Türkiye'den gelen Muhammed Bahtiyar, Bangladeş'e gelip bizleri İslamiyetle tanıştırmış. Dolayısıyla biz Türklere karşı büyük bir muhabbet besliyoruz. Bediüzzzaman Said Nursi Hazretleri'nin fikirlerinin Bangladeş'te tanınması, tanıtılması gerektiğina inanıyoruz. Yüksek lisans, doktora çalışmalarıyla bu vazifenin önemli ölçüde yerine geleceğine inanıyorum." Ahsenul Haque konuşmasında son olarak İstanbul İlim ve Kültür Vakfı'na konferansa davet ettiği ve gösterdiği sıcak misfirperverlik ve imkanlar için teşekkür etti.
Son konuşmacı olarak Kapanış Programı' nda söz alan Cemal Ahmed, konferansta öğrendiklerini memleketlerine döndükten sonra uygulamaya çalışacaklarını belirtti. Buraya gelişlerinden memnun olduklarını, fakat aynı zamanda büyük bir sorumluluk hissettiklerini ifade eden Cemal Ahmed, yapacakları araştırmalar açısından ve kendi memleketlerine döndüklerinde "Risale-i Nuru daha iyi bir şekilde insanlara anlatmak bizim için büyük bir sorumluluk" cümlelerini kullandı ve şöyle devam etti "Çok güzel bir duygu, güzel bir his. Risale-i Nur alemine bir araştırmacı, bir akademisyen olarak giriyorsunuz sonra zamanla kendinizi Nur talebesi olarak buluyorsunuz." Üstadın talebesi Mehmed Fırıncı Ağabey ile de bir araya geldikleri için çok sevinçli olduklarını ifade eden Cemal Ahmed bunun için İİKV'ye de teşekkürlerini sundu.
10. Uluslararası Lisansüstü Risale-i Nur Çalışmaları Konferansı'nın kapanış programı, daha birçok konuşmacı ve katılımcının değerlendirme ve teşekkür konuşmaları ile nihayete erdi. Risale-i Nur ve Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili gelecekteki programlar hakkında yapılan ön görüşmelere ve toplantılara da ev sahipliği yapan İİKV, ayrıca konferans sonrasında da bu birlik ve beraberliğin sürdürülmeye devam edeceğini de açıkladı.
