Tesettür Risalesi’nin kahramanı Şule Yüksel Şenler'in vefat yıldönümü

28.08.2020


Tesettür Risalesi’nin kahramanı, yıllarca başörtüsü serbestisi için mücadele etmiş, başlattığı mücadele resmi makamlara başörtüsü ile girilmesine vesile olmuş, kahraman mücahide ablamız Şule Yüksel ŞENLER...

Fırıncı Ağabey'den Şule Yüksel Şenler hakkında:

Anadolu’yu karış karış, kaza köy dolaştı

“Bu zamanın gençleri nasıl bir tesettürle kendilerini takdim etmeleri lazım? Şule Yüksel Şenler buna örnek oldu. Güzel bir yol açtı. Kolay da değildi çünkü aile olarak epey sıkıntılarla karşı karşıya kaldılar. Şule Hanım zerre kadar perva etmedi. Bütün Anadolu’yu karış karış, kaza köy dolaştı, şehirlerde konferanslar verdi. Hanımlar sinema-kültür salonlarında içerde, erkekler dışarıda. Erkekler de takip ediyordu. Türkiye’de bir çığır açtı. Bunu hayatının sonuna kadar da, bütün gençlere örnek bir kimse olarak devam ettirdi.”

Şule Yüksel Şenler’in yaşadığı en enteresan olaylardan birini “Bugün gazetesinde yazdığı bir yazısından dolayı Bursa Hapishanesi’nde 9 ay hapis yatması” olarak tanımlayan Fırıncı ağabey, Şenler'in o süreçte bile vazgeçmediğini, hapishanedeki kadınlara dersler verdiğini hatırlattı:

Açık saçıklığı önlemede büyük bir fütuhatı oldu

"İzzetli, metin, sarsılmayan, hapsi bile kabul eden, İslami hakikatleri anlatmada pervasız bir hanım olarak var olan bir şahsiyet. Şule Yüksel Şenler’i bütün insanlarımıza (erkek olsun-kız olsun) örnek bir şahsiyet olarak telakki ederim. Hanımlar camiasında vaktiyle Halide Edip Adıvar, İstiklal Harbi’nde nasıl bir kahramanlık destanı yazmışsa, Şule Hanım’ın da Cumhuriyetten sonra hanımlar camiasının üzerinde yapılan açık saçıklığı önlemede büyük bir fütuhatı oldu. O zaman başörtülü insan göremezdiniz. Ben onun için “Tesettür Risalesinin Kahramanı” diyorum.”

Bediüzzaman da Tesettür Risalesinden dolayı 11 ay mahkûm oldu

Fırıncı Ağabey, Bediüzzaman Hazretleri’nin de Tesettür Risalesinden dolayı 11 ay mahkûm olduğunu belirterek, "Şule Yüksel Şenler, Tesettür Risalesini cemiyette fiilen tatbikini temin etmede enteresan bir örnek oldu. Dünyada hanımlar camiasında böyle bir şahsiyet var mı bilmiyorum.”

Şenler‘in “hanımlar için tesettürün ehemmiyetini, emr-i İlahi olmasını, nasıl bir fazilete, insanlığa nasıl bir tesir gösterdiğini” konferanslarında anlattığını ifade eden Fırıncı ağabey, “Hakikaten Şule Yüksel Şenler, memleketimizdeki insanımızın nasıl bir nezahet ve letafet içinde olabileceğini gösterdi. Aile hayatı nasıl değerlendirilir? İnsani münasebetler nasıl meşru İslam dairesinde olabilir? Bütün bunları yaşatmak için elinden geleni yaptı. Allah rahmet eylesin" dedi.

/iikv.org

Hülya Okur'un röportajından:

Risale-i Nur derslerine devam ettim

Hasan Tahsin ve Ümran Hanımın kızı olarak dünyaya geldiniz. 29 Mayıs 1938 Kayseri doğumlusunuz. Tesettüre girdiğiniz 1967’yi mi tevellüdünüz olarak kabul edebilir miyiz? Hayatınızın belli bir dönemini, çocukluğunuzu, gençliğinizi hiç yaşanmamış sayıyor musunuz?

1965 diyelim hidayeti. Çünkü İslami yazılarıma 1967’de başladım. Ama 1965’te tamamen örtünmüştüm. O iki senede de Risale-i Nur derslerine devam ettim. Yazı hayatıyla ilgilenmedim. Sonra 1967’de başladım. O zamanlar İslami bir gazete yoktu. Bugün ve Sabah Gazetesinde yazdım. Bugün Gazetesinde günlük köşem vardı. Yeniden doğumumu 1967 olarak adlandırıyorum. Keşke öncesi hiç yaşanmasaydı ama o yaşanmış hayatımı hiç yaşanmamış kabul etmek istiyorum. 1965’ten sonra doğdum, diyebilirim.

Ben tesettürü, Risale-i Nurlarda gördüm

Allah’a ulaşmakta, Bediüzzaman’dan, Nakşibendi’den…bunun gibi yan unsurlardan yararlanmanın gereği nedir? Kurtuluşunuzu Ağabeyinize mi, yoksa dolaylı yoldan Bediüzzaman’a mı borçlusunuz?

Bir vesile Bediüzzaman Hazretlerine de borçluyum. Ağabeyim onun vasıtasıyla olduğu için, bize de hep onun öğrettiklerini aktardı. Çünkü biz ne Kuran’ı biliyorduk, sadece okumasını değil, bizim için inen ayetlerin ne olduğunu bilmiyorduk, biz tesettür ayetinden dahi haberimiz yoktu. Ben tesettürü, Risale-i Nurlarda gördüm ve onun üzerine düşündüm. Ve o zamanlar da başka eserler de, yayınevleri de yoktu. 

Ders aldığım Bediüzzaman Hazretlerinin siyaset sözü vardır

Ahmet Hakan sizi, baş örtülü milletvekili adayı olarak takdim etmişti. Türbanın ilk ateşleyicisi olarak, neden mücadelenizi siyaset meydanında sürdürmediniz? O zaman o ateşiniz daha çok yere sıçramaz mıydı? Sadece Adalet Partisi Gençlik Kolları Başkanı olmak ve MSP’ye destek olmak dışında siyasetten dininizi mi, kendinizi mi korudunuz?

Hidayetimden sonra ilk hedefim, bu milletin kaybettiği değerleri yerine koymaktı. Siyasette al aşağı edilirsiniz, her türlü çalkalanmalar olur ve benim ders aldığım Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin de bir sözü vardır: “Euzûbillahi mineşşeytani vessiyase” yani “Şeytandan ve siyasetten Allah'a sığınırım.” Siyaset bazı şeylere, sizi mecbur ediyor.

Huzur Sokağı'nda Risale-i Nur'dan hakikatler dökülüyordu kalemimden

Huzur Sokağı'nın çıkışı çok enteresandır. Ben o yıllarda haftalık bir kadın gazetesinde yazılar kaleme alıyordum. Başı açık bir resmim vardı köşemde. Yalnız gazetenin sahibiyle anlaşamıyorduk. "Şule Hanım niye yazılarınızda hep Allah geçiyor? Başka mevzuda yazamıyor musunuz? Bahar gibi genç kızsınız." diyordu. Risale-i Nurlarla tanışan ağabeyimin anlattığı hakikatler dökülüyordu kalemimden. Maneviyata karşı arayış içinde olduğum yıllardı. Birçok gruplara girdim çıktım. Ama maalesef hiçbirinde aradığımı bulamadım.

/risalehaber