Uluslararası "Eğiticileri Eğitmek Programı" İİKV'de Başladı: Said Yüce: İman dürbünüyle manayı harfi gözlüğünü taktığımız zaman bu gözlük bize kâinatın sahibini gösteriyor

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı (İİKV), uluslararası 30 eğiticiyi ve öğretim üyesini ağırlayarak, eğitimde tevhid esaslı bir eğitim modelinin önemini vurgulayan bir program düzenledi. Vakfın ev sahipliğinde bu yıl ilk defa 14-19 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilen bu etkinlik, İİKV'nin önemli toplantılarından biri olarak kabul ediliyor.

14.08.2023


Programın açılışı Kur'an tilavetiyle yapıldı ve ilk olarak İİKV adına konuşan Said Yüce, katılımcılara Türkiye ve İstanbul'a hoş geldiklerini ifade ederek, "İslam'a bin yıl boyunca bayraktarlık yapmış olan bu milletin ve uzun yıllar boyunca hilafet merkezi olan bu toprakların misafirleri olarak sizi ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz" dedi.

Yüce, katılımcıların dünyanın dört bir yanından geldiğini belirtirken, bu programın aslında İİKV tarafından 2023 yılının "Mana-yı Harfi Yılı" ilan edildiği çerçevede önemli toplantılardan biri olduğunu hatırlattı. 200 yıldır Batıdan tüm dünyaya ihraç edilen bir eğitim modelinin, dünya görüşünün ve bilim felsefesinin var olduğunu vurgulayan Yüce şöyle devam etti:

“Maalesef yaratıcıdan uzak, kâinatta mikro alemden makro aleme kadar her şeyin kendi kendine tesadüfen ya da tabiat olayı olarak olduğunu iddia eden bu eğitim modeli ne yazık ki sadece batı ülkelerini değil, bütün İslam dünyasını ve bütün dünyayı da tesiri altına almış durumda.”         


Yüce, bu eğitim diliyle insanlığa ne yazık ki çok büyük, dehşetli ve korkunç bir yalan söylendiğine dikkat çekti. “Varlıkların kendi kendine olduğunu, tabiatın ya da evrimin sonucu olduğunu iddia eden bu korkunç yalana karşı; bütün mukaddes kitapların ve geçmişteki bütün peygamberlerin mücadele ettiklerini" dile getirdi ve şöyle devam etti: Bizler de iman sahibi insanlar olarak bu korkunç yalan ve dehşetli büyük yanlışla hepimiz mücadele ediyoruz.”

Mikroskopun, elektro mikroskopların, en büyük Hubble teleskopunun veya büyük ölçekli teleskopların gördükleri ve bizim gözümüzle gördüklerimiz akılla da baktığımız zaman aslında çok büyük bir hakikati bize gösterdiğini ve ispat ettiğini vurgulayan Yüce o hakikati “bütün eserlerin, bütün sanatların, bütün yaratılmış olan varlıkların bir faili ve Sanii var, yaratıcısı var” cümlesiyle ifade etti.

Yüce bu programlar vesilesiyle mücadele ettiğimiz ideolojiyi ise şu sözlerle özetledi:

"Bütün mukaddes kitapların ve bütün peygamberlerin bize naklettikleri bu hakikati görmezden gelenlerle, bunu yok sayıp da bilim adı altında bir ideolojiyle aslında inançsızlık ve dinsizlik ideolojisini bilim ambalajı içine koyarak insanlara sunan ve bütün okullarda öğrencilere anlatan bu dehşetli fikirle; mücadele ediyoruz."

Bu anlamda son asrın büyük Kur’an müfessiri Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur eserlerinde yer alan Altıncı Mesele bölümüne de değinen Yüce, bu bölümde geçen bir örneği paylaşarak, 1940 yılında lise öğrencilerinin “Öğretmenlerimiz Allah'tan bahsetmiyor” şeklindeki sorusuna karşı Nursi'nin “Siz öğretmenleri değil, okuduğunuz fenleri dinleyin ve takip edin” anlamında verdiği cevap üzerinde durdu.

Ardından “Biraz önce anlatmaya çalıştığım; okuduğumuz fenler yani laboratuvarın, mikroskobun, teleskopun ve fen kitaplarının bize gösterdiği şeylere doğru ve temiz bir akılla baktığımız zaman hakikati bize gösterdiğini görüyoruz” cümlesiyle de bu mananın altını çizdi ve şu sözleri ekledi:

“Çünkü bu kadar muhteşem bu kadar kusursuz mükemmeliyetteki bir yaratılış ve kâinat sahipsiz olamaz. Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. O halde bu koca kâinat nasıl sahipsiz olur?” bu felsefeyi sadece din mensupları, iman sahipleri değil; akıl sahibi herkesin görmesi ve idrak etmesi mümkün.”


Yüce bir hafta boyunca devam edecek programda eğiticilere ders verecek kıymetli profesör hocaları da “Burada çok kıymetli misafirlerimize; Amerika’dan Profesör Doktor Necati Aydın, İngiltere’den Profesör Doktor Colin Turner, İstanbul’dan İbni Haldun Üniversitesi’nden Profesör Doktor Alparslan Açıkgenç Hocamız ve başka hocalarımız da hafta boyunca bu konuyu anlatacaklar” ifadeleriyle tanıttı.

Aslında manayı harfi başlığıyla anlatılmaya çalışılan bu kavramın, bütün eğiticilere yani sadece Müslümanlara değil dünyadaki bütün eğiticilere bir gözlük kazanmasını sağladığını dile getiren Yüce, bu kavramı “iman dürbünüyle manayı harfi gözlüğünü taktığımız zaman bu gözlük bize kâinatın sahibini gösteriyor yani aslında buna işaret eden şey de en başta Kur’an-ı Kerim’in tevhide dair ayetleri” cümlesiyle açıkladı.

Yüce konuşmasının devamında bu muazzam hakikatleri, bizim uzun yıllar boyunca Batı’nın kendi dünya görüşü, hayat felsefesi ve bilim felsefesi çerçevesinde unuttuğumuza ve unutturulduğuna dikkat çekerken; Nursi’nin bu bakış ile bu unutturulan hakikatleri bize yeni bir gözlük vererek yine iman gözlüğüyle, Kur’an ışığıyla ve mana-yı harfi dürbünüyle yeniden gösterdiğini ele aldı.

“Biz oturup burada fizik kimya biyoloji kitapları yazmayacağız. Pek kıymetli o eserleri yazanlar da var, bu tevhid nazarıyla yazanlar da var. Onlar da çok kıymetli ama biz burada daha somut ve uygulamalı bir eğitim yapacağız” diyen Yüce, bu programlarla planlanan ve eğitimi verilen tevhid esaslı eğitim modelini şu sözlerle tanımladı:

“Herkes; hangi branşta olursa olsun, hangi meslekte olursa olsun o gözlüğü taktığı zaman kâinata, eşyaya hadiselere ve insana başka bir nazarla bakmış olacak. Bütün bunların bir sahibi var, bir tasarruf edeni var” diye o gözlükle daha net bir şekilde görecek.”

Said Yüce sözlerini, "İnşallah bu konunun ayrıntılarını hafta boyunca devam edecek olan derslerde, programlarda İngilizce olarak takip edebilecek arkadaşlarımız izleyecekler. Ben şimdiden bu toplantının hayırlara vesile olmasını, insanların ebedi hayatlarının kurtuluşuna vesile olacak, imanla kabre girmelerine vesile olacak güzel neticeler tahakkuk ettirmesini Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum." diyerek tamamladı.

 


Youtube