Kerbela Olayı ve Hz. Hüseyin’in Mücadelesi!
Kerbela Olayı nedir? Kerbela’da ne oldu? İslam tarihinin en acı olaylarından biri olan Kerbela Olayı Hz. Hüseyin’in adalet ve hak mücadelesini anlatıyor.
Kerbela Olayı ve Hz. Hüseyin’in Mücadelesi
Kerbela Olayı nedir? Kerbela’da ne oldu? İslam tarihinin en acı olaylarından biri olan Kerbela Olayı Hz. Hüseyin’in adalet ve hak mücadelesini anlatıyor.
Kerbela Olayı Nedir?
Kerbela Olayı, İslam tarihinde derin izler bırakmış bir vakadır. Hz. Hüseyin (ra) ile Emevi halifesi Yezid bin Muaviye arasında meydana gelmiştir. Yezid bin Muaviye, Hz. Hüseyin’i (ra) saltanatına engel görmektedir. Kerbela Olayı'nın temelinde, hilafetin saltanata dönüşmesi ve bu yönetim anlayışına karşı Hz. Hüseyin’in adalet mücadelesi yer alır. Hz. Hüseyin (ra) hilafeti muhafaza etmek için mücadele etmiştir. Bu elim olay, Hicri 10 Muharrem’de yani Aşure Günü gerçekleşmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) hayattayken Kerbela Olayını haber vermiştir:
“Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ümmü Seleme’nin, daha diğerlerin rivayet-i sahihiyle haber vermiş ki, “Hazret-i Hüseyin, Taff, yani Kerbelâ’da katledilecektir.” Elli sene sonra, aynı vak’a-i ciğersûz vukua gelip o ihbar-ı gaybîyi tasdik etmiş.
Hem mükerreren ihbar etmiş ki: “Benim Âl-i Beytim, benden sonra yani katle ve belâya ve nefye maruz kalacaklar.” Ve bir derece izah etmiş, aynen öyle çıkmıştır.” ( Risale-i Nur, Mektubat, 19. Mektup )
Kerbela Olayı'nın Tarihsel Süreci
Hz. Muaviye’nin vefatının ardından oğlu Yezid halife ilan edilmiştir. Ancak bu durum, İslam’da ehil olana biat edilmesi esasına aykırıydı. Yezid, muhalefeti bastırmak için sahabelerden zorla biat almak istemiştir. Bu baskı ortamında Hz. Hüseyin (ra), Medine'den ayrılarak Hicri 60 yılının Recep ayında Mekke’ye gelir.
Hz. Hüseyin (ra) kısa süre sonra, Yezid’in yönetimini meşru görmediğinden kıyama geçerek zalim yönetime karşı direniş göstermiştir.
Kufe'den Gelen Davetler
Kufe halkı, Hz. Hüseyin’e (rarabinlerce mektupla davette bulunmuş, kendisine biat edeceklerini bildirmiştir. Bunun üzerine Hz. Hüseyin (ra), amcaoğlu Müslim bin Akil’i (ra) öncü olarak Kufe’ye göndermiştir. Müslim bin Akil, yaklaşık 18.000 kişiden biat alarak durumu bildiren bir mektup yazmıştır. Hz. Hüseyin (ra) bu haber üzerine Kufe’ye gitmeye karar verir.
Ancak Kufe’de durumlar değişir. Çünkü Kufe bölgesi fitnenin çok olduğu bir yerdir. Yezid’in valisi Ubeydullah bin Ziyad, Kufe’ye gelerek halkı korkutmuş ve karışıklık çıkarmıştır. Bu karışıklığı yapmasındaki amaç Hz. Hüseyin (ra) Efendimize biat edenleri geri çevirmektir. Ki amacına da ulaşmıştır. Müslim bin Akil (ra) şehit edilmiş, halkın çoğu Hz. Hüseyin’e (ra) verdikleri biatlarını geri çekmiştir. Hz. Hüseyin (ra), bu gelişmelerden habersiz olarak ailesiyle birlikte Kufe’ye doğru yola çıkmıştır.
Hz. Hüseyin’in Kararlılığı ve Şehadeti
Hz. Hüseyin (ra) yola çıktıktan sonra yol boyunca birçok kişi Hz. Hüseyin’e (ra) geri dönmesini tavsiye etmiştir. Ancak O, “Gitmem lazım eğer ben gitmezsem ümmet hak için ayağa kalkmayacak” diyerek kararlılığını sürdürmüştür.
Hz. Hüseyin (ra) 500-550 kişiyle yola çıkıyor. Ancak bu sayı azalıyor. Rivayetlere göre Hz. Hüseyin (ra) ailesi ile birlikte 72 kişi kalıyorlar. Yoldayken Kufe’ye öncü olarak gönderdiği Müslim bin Akil’in (ra) şehadet haberini alır. Ancak buna rağmen yolundan dönmemiştir. İmam Hüseyin Efendimiz (ra) Kufe’ye giderken şehadete gidiyor.
Kerbela olayı gerçekleşmeden önce durum bu şekilde ilerliyor ve sonuç olarak Kerbela Olayı yaşanıyor.
Kerbela’da Ne oldu?
-
Hz. Hüseyin (ra) ve beraberindeki 70’ten fazla yakını, Yezid’in ordusu tarafından Kerbela’da kuşatılmış ve günlerce susuz bırakılmıştır.
Kerbela’ya Giden Yol ve Kuşatma
Hz. Hüseyin, Kuferae doğru yola çıkarken, Ubeydullah bin Ziyad, komutanı Hür bin Yezid’e şu emri gönderdi:
“İmam Hüseyin Kufe’ye ulaşmadan, suya kavuşamayacağı ve yeşillik göremeyeceği bir yerde konaklamasını sağla.”
Bu emir yerine getirilince Hz. Hüseyin ve yakınları, Kerbela adlı çorak ve kurak arazide konaklamak zorunda kaldılar. Burada günlerce su verilmedi. Susuzluğun en acı örneği ise, Hz. Hüseyin’in (ra) 2-3 yaşlarında küçük oğlu Abdullah bin Hüseyin’in şehit edilmesidir. Hz. Hüseyin, oğlunu kucağına alıp Kufelilere şöyle seslenir:
“Ey Kufeliler! Masum bir çocuktan ne istiyorsunuz? Günlerdir susuz kaldı!”
Bu esnada Esedoğulları’ndan bir okçunun attığı ok, küçük Abdullah’ın boynuna saplandı ve Abdullah bin Hüseyin şehit oldu. Hz. Hüseyin’in (ra) elleri kanla doldu.
Hür bin Yezid’in Tevbesi ve Taraf Değişimi
Başta Yezid’in ordusunda yer alan Hür bin Yezid, yaşananlara şahit oldukça pişmanlık duymaya başladı. “İmam Hüseyin’le savaşırsam cennete nasıl giderim?” diyerek taraf değiştirerek Hz. Hüseyin’in safına geçti. Bu önemli karar, Kerbela Olayının vicdani yönünü açıkça göstermektedir.
Ömer bin Sa’d ve Kerbela’daki Saldırı
Yezid’in ordusunun başında, Rey Valisi Ömer bin Sa’d (Sa’d bin Ebi Vakkas’ın oğlu) vardı. 4000 kişilik ordusuyla Kerbela’ya gelerek Hz. Hüseyin ve ailesini kuşattı. Su yolları kapatıldı, zulüm büyüdü.
Aşure Günü’nde Hz. Hüseyin (ra) ve beraberindekiler, Yezid’in ordusu tarafından şehit edilmiştir.
Sabah vakti, İmam Hüseyin, son kez namaz kıldırdı. Ne acıdır ki, Yezid’in ordusunda yer alan bazı askerler bile kendi namazları sahih olsun diye Hz. Hüseyin’in arkasında namaz kıldılar, ardından ona kılıç çektiler.
Kerbela Savaşı Başladı
Kerbela Savaşı başladığında, Hür bin Yezid ilk şehitlerden biri oldu. Sonunda Hz. Hüseyin (ra) tek başına kaldı. Üzerine 33 mızrak ve 34 ok saplandı. Vücudu paramparça olmuşken Hz. Hüseyin (ra) şu sözleri söyler:
“Ey ihanet edenler! Mektuplarınızla beni buraya davet eden siz değil miydiniz? Yezid’e biat etmemi istiyorsunuz. Eğer biat edecek olsaydım, Medine’den ayrılmazdım! Zillet bizden uzaktır!”
Son olarak Hz. Hüseyin (ra) şöyle buyurdu:
“Kanımla yükselecekse cedd-i Muhammed’in dini, ey kılıçlar doğrayın beni, alın bedenimi!”
İmam Hüseyin (ra), 57 yaşında Kerbela’da şehit edildi.
Abdullah b. Abbas (ra) anlatır:
“Bir gün gündüzün ortasında uykuya daldım. Rüyamda Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselamı gördüm. Üstü başı toz-toprak içerisindeydi ve saçı-sakalı birbirine karışmıştı. Elinde de bir kavanoz vardı. Onun ne olduğunu sordum.
“Hüseyin ve arkadaşlarının kanıdır. Onu sabahtan beri durmadan topluyorum.” buyurdular. Gerçekten de sonradan öğrendik ki Hz. Hüseyin benim o rüyayı gördüğüm gün şehit edilmişti.” ( İbn Esir, Kamil, 3/196; Hatib, Tarih 1/142; İbn Abdilberr, İstîab 1/381.)
Hz. Hüseyin (ra), ailesiyle birlikte yola çıkmış ve bu acı olayı doğrudan yaşayan Ehli Beyt, bize Kerbela’daki yaşananları aktarmıştır.
Kerbela hadisesini bize aktaranlar:
Hz. Hüseyin’in (ra) kardeşi Hz. Zeynep (ra)
Hz. Hüseyin’in (ra) oğlu ZeynelAbidin (ra)
Kerbela’da Ehl-i Beyt’ten 23 kişi şehit ediliyor.
Hasan-ı Basri Kerbela’yı anlatırken şöyle der:
“ Yeryüzünde toplu halde böyle bir ailenin katledildiğini tarih yazmamıştır.”
Kerbela Nerede?
Kerbela, günümüzde Irak sınırları içinde yer alan bir şehirdir. Bağdat’ın güneybatısında, Fırat Nehri yakınında yer alır.
Kerbela Ne Demek?
Kerbela, Arapça kökenli bir kelime olup “keder ve bela yeri”, “gam yeri” manalarına gelmektedir. Bu isim, burada yaşanan büyük acılara ve şehadete atfen kullanılmaktadır.
Kerbela Olayı ile ilgili Sık Sorulan Sorular
Kerbela Hadisesi Neden Yaşandı?
Kerbela olayı, İslam tarihinin en acı ve ibret verici hadiselerinden biridir. Bu trajik olayın temelinde şu toplumsal ve ahlaki bozulmalar yer almıştır:
İlmin yerini cehalet aldığından
Merhametin yerini menfaat aldığından
Hamiyetin yerini taassup aldığından
İmametin yerini saltanat aldığından
Toplumda ilim, merhamet ve hamiyet gibi değerler zayıfladığında; cehalet, çıkarcılık ve bağnazlık gibi olumsuz unsurlar yönetim şekillerini ve liderlik anlayışını değiştirmiştir. İşte bu süreçler, Kerbela hadisesinin yaşanmasına zemin hazırlamıştır.
Bu tarihi olay, sadece şahıslar üzerinden değil, bir zihniyetin ürünü olarak değerlendirilmelidir. Kerbela'yı tarafgirlikle yorumlamak, meselenin doğru anlaşılmasına engel olur. 14 asırdır süregelen bu yanlış yaklaşım, Kerbela'nın tam anlamıyla kavranamamasına neden olmaktadır.
Hz. Hüseyin’i (ra) Kim Şehit Etti?
Hz. Hüseyin’in şehit edilmesinin en büyük sorumlusu Yezid’dir. Ancak bu olay, sadece bir kişinin değil, bir zihniyetin sonucudur. O zihniyete şu unsurlar hakimdi:
Menfaatin merhametin önüne geçmesi
Mevki ve makam hırsı
Şeref ve haysiyetin çıkar uğruna satılması
Ahiret inancı varmış gibi görünüp, dünyalık hesapların peşinden koşulması
Eğer gerçekten ahiret inancı taşıyor olsalardı, Resulullah’ın torunu Hz. Hüseyin’i şehit etmeye cesaret edemezlerdi.
Yezid Saltanatının Sefasını Sürebildi mi?
Elbette ki hayır. Tarih boyunca bütün zalimler yaptıklarının bedelini hem dünyada hem de ahirette ödemişlerdir. Yezid de bu zalimlerden biridir.
Hz. Hüseyin’in şehit edilmesinden üç yıl sonra ölmüştür.
Peygamber şehri Medine’ye saldırmış, üç gün boyunca şehirde büyük bir katliam gerçekleştirmiştir.
Ancak ne dünyada huzur bulmuş ne de tarih boyunca hayırla anılmıştır.
Bugün, 14 asır sonra bile Yezid ismi lanetle anılmaktadır. Bu da bize zalimlerin saltanatının geçici, adaletin ve hakikatin ise kalıcı olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak;
Kerbela Olayını doğru okumalı, doğru anlamalı ve gereken dersleri çıkarabilmeliyiz. Biz bugün yaşadığımız çağda Yezid zihniyetini anlamalı ve fitnelere gelmemeliyiz. Günümüzde de Kerbela’lar yaşanmaya devam ediyor. Makam ve şöhret namına birçok şey vuku buluyor. İnsanları fitneye getirmek için öyle bir algı oluşturuyorlar ki iman ve ahiret bilinci tam olmayınca bu algılara kapılmak da kolay oluyor. Müslümanlara düşen vazife fitne ile beslenmiş algılara kapılmamaktır.
Ehl-i Beyte muhabbet etmenin faziletini hadis-i şeriflerden öğreniyoruz.
“Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim. Allah Hüseyin'i seveni sever. Hüseyin "esbat"tan biridir.” (Tirmizî, Menakıb, 31; Mecmau’z-Zevaid, 9/181)
“Size iki şey bırakıyorum; onlara temessük etseniz necat bulursunuz: biri Kitabullah / Kur’an, biri Âl-i Beytim.” ( Tirmizî, Menâkıb: 31; Müsned, 3:14, 17, 26)