Ukrayna’da Bediüzzaman konuşuldu

30.11.2016


Ukrayna müftü yardımcısının, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı konferansta on tebliğ sunuldu. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı adına Isparta Milletvekili Said Yüce’nin ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nden Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç’in ana konuşmacı olarak yaptığı sunumlar ilgi gördü.

Ukrayna'da Bediüzzaman konuşuldu

Ukrayna’nın 1576’da kurulan en eski ve köklü üniversitesi olan Ostroh Academy Üniversitesi’nde Bediüzzaman’ın hayatı ve düşüncesi üzerine bir konferans düzenlendi. Ukrayna’da bir üniversite ortamında düzenlenen ilk konferans olma özelliğini taşıyan konfernasın açış konuşmasını Ostroh Academy Üniversitesi Rektörü Prof. Ihor Pasichnyk ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı ve Isparta Milletvekili Said Yüce yaptı. Modern Toplumun Manevi Dinamikleri; Said Nursi ve Gregory Skovoroda konulu konferansı organize eden Ostroh Academy Üniversitesi İslam Çalışmaları Bölümü adına bölüm başkanı Prof. Mykhaylo Yakubovych yaptığı konuşmada bu konferansın Ukrayna’da Risale-i Nur’un tanınmasına çok önemli katkılarının olacağından ve aynı zamanda Türkiye ve Ukrayna insanları arasındaki ilişkilerin gelişmesinde ve iki ülkenin birbirinden çok şey öğreneceği noktasında ümitli olduğundan bahsetti. Ukrayna müftü yardımcısının, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı konferansta on tebliğ sunuldu. Özellikle İstanbul İlim ve Kültür Vakfı adına Isparta Milletvekili Said Yüce’nin ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nden Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç’in ana konuşmacı olarak yaptığı sunumlar büyük ilgi gördü. SAİD NURSİ’NİN ÖRNEK HAYATI Said Yüce özetle konuşmasında şunları söyledi : “Bediüzzaman Said Nursi’nin çağdaş Kur’an tefsiri Risale-i Nur Külliyatı incelenmesi gereken önemli bir kaynaktır. O’nun yaklaşımı doğru bilgi edinme ve bilgiyi doğru maksada yönlendirme, “tahkikî iman”a vesile kılma ve bu esaslara bağlı ahlak inşasına dayanır. Türkiye, İslam âlemi ve tüm insanlığın bugün yaşadığı terör dâhil her türlü sosyal, ekonomik ve siyasi problemin teşhisinde bulunan, bugünlerden çok önce, böyle bir geleceğe insanların dikkatlerini çekmeye çalışan bir büyük mütefekkirin sesi yankılanıyordu Türkiye’de. “Dünya büyük bir manevî buhran geçiriyor” diyordu bu ses. Ve buhranın kaynağına işaret ediyor, çözümünü gösteriyordu: Evet, Risale-i Nur eserlerinin bu asrın en önemli hastalıkları olan, materyalizm ve dünyevileşme ile gelen hastalıklara karşı en müessir Kur’ani ve imani mesajları içermektedir. Bediüzzaman Said Nursi’ye göre bu zamanın en büyük hastalığı zaaf-ı imandır, imansızlıktır. Bu manevi hastalığın tedavisi için deva Kur’an’dadır. Risale-i Nur ise Kur’an’ın tefekküri ayetlerini, kâinat kitabı ile izah ederek imanı güçlendirmektedir. Ona göre bu zamanın cihadı budur. Yani cihad manevidir, tefekküri’dir. Islahattır. Zorla, kuvvetle servetle değil Kur’an’ın hakikatleri ile gönülleri feth etmektir. Asla kuvvet ve zor kullanmaya müsaade yoktur. Zor ve kuvvet, yani maddi cihad, ancak dış güçlerin, vatan ve milletin birliğine yapılan saldırılarına devlet eliyle yapılacak savunma esaslıdır. Bu mesajlarını Risale-i Nur’da ders verdiği gibi bütün hayatı da buna en güzel bir örnek ve şahittir.” Konuşmamı sonlandırırken, Ostroh Akademi Üniversitesi rektörü sayın Prof. Dr. Ihor Pasichnyk ve Ostroh Akademi Üniversitesi İslam Çalışmaları Bölüm Başkanı sayın Prof. Dr. Mykhaylo Yakubovych’e bu çalıştayın organizasyonuna öncülük yaptıkları ve bize göstermiş oldukları misafirperverliklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Bu çalıştayın amacına ulaşmasını Cenab-ı Haktan niyaz ederken, çalıştayı tertipleyenleri, değerli ilim ve fikir adamlarını ve bütün katılımcıları tebrik eder, sunulacak tebliğlerin yayınlanarak daha geniş kitlelere ulaşmasını dilerim.” BEDİÜZZAMAN’IN ESERLERİNDE İMAN VE İNSAN İLİŞKİSİ Alparslan Açıkgenç ise yaptığı konuşmada Risale-i Nur’dan Yirmi Üçüncü sözün analizini yaparak, iman ve insan ilişkisi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Risale-i Nur’un okuyucularına kainata iman gözlüğü ile bakma metodunu öğrettiğini vurgulayan Açıkgenç, bunun insanlığın iki cihan saadetini elde etmede anahtar olduğunu ifade etti. Konferansa İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden katılan Prof. İsmail Latif Hacınebioğlu ‘İnsan ve Kainatın Anlamlandırılması, Epistemik Halkalar’ konulu bir tebliğ sundu. Yine İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü doktora öğrencisi olan Hakan Gülerce de ‘Hutbe-i Şamiye; Modern Toplumun Manevi Problemlerine Çözümler’ konulu bir tebliğ sundu. Ukrayna’dan da Prof. Petro Kraliuk, Solomija Vivchar, Dmytro Shevchuk ve Igor Dmitruk da Said Nursi ve Gregory Skovoroda ve Said Nursi üzerine karşılaştırmalı tebliğler sundular. Konferansın kapanışında ise, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Üyesi Raif Öztür ‘Risale-i Nur Külliyatı Üzerine Bazı Değerlendirmeler’ konulu bir konuşma yaptı. Konferansın kapanış oturumunda ise, her iki ülkeden katılımcılar, Ukrayna’da gelecekte yapılacak olan faaliyetler üzerine fikir alışverişinde bulunarak bu türlü konferans ve çalıştayların daha da derinlemesine ve sıklıkla devam etmesi yönünde karar aldılar.